8 Eylül 2017 Cuma

BİLİNMEYEN KÜTAHYALILAR: HASBÎ DEDE ve TORUNLARINDAN SADRİ ERTEM

Sadri ERTEM Kütahya Milletvekili iken. (TBMM Albümü)

Günümüzde sadece yalnızca bir kısım ilgilinin tanıdığı isimlerden birisi de yazar ve siyaset adamlarımızdan Sadri Ertem’dir. Bu kısa yazıda Sadri Ertem ve dedesi Hasbî Dede'yi kısaca tanıyacağız. Bilinen ilk atası eski adı Fakra olan günümüzde Çavdarhisar’a bağlı Yeşildere Köyü’nden Ağarı Köyü’ne yerleşen imam Mehmet Ali Efendi’dir. M. Ali Efendi’nin burada yaptığı evliliğinden yine aslında önemli fakat tanınmayan bir sima; Ömer Lütfi Efendi yahut daha bilindik adıyla Hasbî Dede dünyaya gelmiştir. İkinci evliliğinden ise İbrahim, Hatice ve Ali adında üç çocuğu daha olmuştur.

Sadri ERTEM - Yahya Kemal BEYATLI - Reşat nuri GÜNTEKİN

 Ömer Lütfi Efendi (Hasbî Dede) ilk tahsilini Ağarı’da babasından aldıktan sonra Konya Mevlana Medresesine yazılmış ve eğitim hayatı da dâhil burada 30 yıl zaman geçirip bilahare tekrar Ağarı’ya dönmüştür. Ağarı’da kısmen yeri bilinen ve bazı kalıntıları bulunan medresesinde Kuran, sarf, nahiv, Farsça ve diğer İslami ilimleri okutmuştur. Dedelik mertebesine kadar yükselmiş bir Mevlevi olan Ömer Lütfi Efendi (Hasbî Dede) aynı zamanda şiirler yazmış, bölgedeki hadise ve yapılara tarihler düşürmüştür. Abaş Köyünden Koca Veli’nin kızı Ayşe Hanımla yaptığı evlilikten beş çoğu olan Hasbi Dede, bu çocukların tahsilleriyle de yakından ilgilenip yetiştirmiştir. Bu çocuklar sırayla; Ermenek askerlik şubesi başkanı iken vefat eden Jandarma binbaşısı İbrahim Ethem Bey, Kütahya’da muhtelif yerlerde imamlık yapan Şıh Mehmet Efendi, tabur ve alay imamlığı vazifeleri ile Balkan ve Cihan Harplerine iştirak etmiş ve ordudan emekli olarak 1946’da vefat eden Mustafa İzzet Efendi, yine askerde kalarak alay kâtipliği vazifesinde bulunmuş Molla Ahmet Efendi ve Kütahya – Emet havalisinde Dede Abdullah namıyla maruf dede makamında bir Mevlevi olan Abdullah Galip Efendi’dir. İnce ve uzun bir yapıya sahip Hasbi Dede, idrar yolları rahatsızlığından vefat ederek Ağarı Köyüne defnedilmiştir.

Jandarma binbaşısı İbrahim Ethem Bey, İstanbul’da askeri okullarda tahsil etmiş, Kanuni Sultan Süleyman’ın sadrazamlarından Kara Ahmet Paşa soyundan Nadire Hanımla evlenmiş ve bu evlilikten oğlu Sadri ile kızı İhsan dünyaya gelmiştir. İbrahim Ethem Bey, Sırp sınırında tabur komutanlığı ardından Tavşanlı askerlik şubesine tayin olmuş ve bir müddet Tavşanlı’da görev yapmıştır. Bilahare Adana’ya gitmiş ve son olarak Konya – Ermenek askerlik şube başkanlığı görevindeyken burada vefat etmiştir. Kabri Ermenek’tedir.

Binbaşı İbrahim Ethem Bey’in oğlu Sadri Ethem Ertem, 1889 senesinde İstanbul’da doğmuştur. Nüfus kayıtlarında adı Mustafa Hayrettin Sadri’dir. Kendi beyanına göre ise asıl adı Sadrettin olmasına rağmen nüfus memurunun hatasıyla Hayrettin olarak kaydedilmiştir. Çocukluğu babasının asker olması sebebiyle Anadolu ve Rumeli’nin muhtelif yerlerinde geçmiştir. Küçük yaşta askerliğinin yanında iyi bir hattat olan babasından hüsn-i hat dersi aldı. Ermenek’te başladığı ilk mektebe babasının vefatı üzerine gittikleri İstanbul’da devam etmiştir. Daha sonra Üsküdar Sultanisini bitirmiş ve Darülfünun Edebiyat Fakültesinin Felsefe şubesinde yüksek tahsil yapmıştır. Ne yazık ki askerliğini hava değişimi raporları ile geçirip ne Cihan Harbine ne de İstiklal Harbine katılmıştır! Hakkında kaynak tuttuğumuz monografi, genelde kabataslak kendisinden bahseden ve hem Cihan Harbine hem İstiklal Harbine katıldığını belirten metinlerin aksine Sadri Ertem’i, “Objektif olarak bir kanaat belirtilmesi gerekirse Sadri Ethem Ertem, İstiklal Savaşı kahramanı değil, askerliği raporla geçiren sade bir vatandaştır. Fiili olmasa da bir nevi mazeret beyanıyla askerlikten kaçmış, basında çalışmıştır. Basındaki görevi ise bu işin kamuflesi gibidir”, şeklinde itham etmektedir. Tercüman-ı Hakikat ve Tanin gazetelerinde yazmıştır. Milli Mücadele esnasında Ankara’da bulunan Sadri Ertem, Milli Mücadeleyi destekleyen gazetelerde çalışmış bu yönde yazılar yazmıştır. Sonraki dönemde hükümeti şiddetli şekilde tenkit etmesi sonucu tutuklanarak Şark İstiklal Mahkemesinde yargılanmıştır. Berat ettikten sonra tekrar İstanbul’a taşınmıştır. Sonraki kariyerine eğitmen olarak devam etmiştir.

TBMM Albümüne göre eğitmenlik hayatı şöyledir; Ankara Sultânîsi Muallimi, Ankara Darü’l-Muallimîn Hukuk ve İktisat Muallimi, Kuleli Askerî Lisesi Musahabatı Ahlakiyye ve İçtimâiyatı, İstanbul İmam Hatip Mektebi Ruhiyat ve Ahlak, Edebiyat ve Kitabet, Kadıköy Kız Orta Mektebi Tarih ve Coğrafya, Gaziosmanpaşa Orta Mektebi Tarih ve Coğrafya, Kadı¬köy Lisesi Tarih ve Gazi Terbiye Enstitüsü Felsefe ve İçtimâiyat Muallim¬likleri. Daha sonra Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umûm Müdürlüğü Müşaviri olmuştur. Bu görevdeyken 6. Dönem (1939-1943) Kütahya milletvekilliğine seçilmiştir. 13 Kasım 1943’da hala milletvekili iken kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Cenaze namazı Hacı Bayram Camiinde kılındıktan sonra Ankara Cebeci Mezarlığı, 12. adaya defnedilmiştir.

Sadri ERTEM'in Cebeci Mezarlığında bulunan kabrinin o yıllara ait bir fotoğrafı.

 Edebi yönüyle ilgili pek çok yazı yazılan Sadri Ertem’in eserleri şunlardır;

Öyküleri:
Silindir Şapka Giyen Köylü (1933)
Bacayı İndir Bacayı Kaldır (1933)
Korku (1934)
Bay Virgül (1935)
Bir Şehrin Ruhu (1938) 


Romanları:
Çıkrıklar Durunca (1931)
Bir Varmış Bir Yokmuş (1933)
Düşkünler (1935)
Yol Arkadaşları (1945) 


Anı- Gezi Yazıları:
Sovyet Rusya Hatıralarım (1932)

"Çıkrıklar Durunca" adlı romanı.

Mustafa Parlak tarafından “Sadri Ertem Üzerine Monografik Bir Çalışma” adıyla yapılan doktora tezini ve TBMM albümünü kaynak olarak derlediğimiz bu kısa aile biyografileri umarım faydalı olur. Detaylı bilgi almak isteyenler ilgili doktora tezine başvurabilirler ve bizim gözden kaçırdıklarımız konusunda bilgi sahibi olabilirler. Ve yine umarım Ağarı Köyü’nde yukarıda bahsedilen eski yapının izleri halen duruyordur. Hasbî Dede’nin kabri için de aynı histeyim. Yolum o tarafa düştüğünde göz atacağım. Fakat bu konuda bilgisi olan veya o çevreden olup bilgi verebilecek bir takipçimiz varsa daha güzel olur.

Saygılar... 08.09.2017

Not: Yazılarımızı paylaşarak hem halkımızın kendi tarih ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmasına, hem de ilgililerin sayfamızdan haberdar olmasına vesile olabilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder