Karagöz Ahmed Paşa Türbesi |
Kütahya Osmanlı döneminde yaklaşık dört asır Anadolu Eyalati'nin
başkentliğini yapmış bir şehirdir. Hemşehrimiz Evliya Çelebi meşhur
seyahatnamesinin 9. cildinde Kütahya'yı "Kütahya Anadolu Eyaleti'nin
tahtıdır, vezarettir. Mısır, Bağdat ve Budin vezirlerinden başka bütün
vezirlerden üstündür", diye anlatmıştır. Nitekim Kütahya'da Anadolu
Beylerbeyliği / Valiliği yapan nice paşalar sonunda vezir-i azamlığa
yükselmişlerdir. Yönetimde ve orduda önemli bir yere sahiptir şehrimiz.
Anadolu Beylerbeyliği kurulduğu 14. yüzyıl sonundan itibaren ortalama
100/120 yıl gibi süreyle mirimiran payeli, rumeli beylerbeyi payeli ve
vezir payeli idarecilerce yönetilirken akabinde vezir (en yüksek mülki
rütbe) rütbeli yöneticilirle yönetilmiştir.
Sultan II. Beyazıd
döneminin sonlarına doğru Anadolu Beylerbeyliği vazifesi Karagöz Ahmet
Paşa'dadır. 1505 veya 1506 tarihinde devraldığı vazifeyi layıkıyla
yapmaya çalışan Paşa, 1511 yılında patlak veren Şahkulu isyanını
bastırmakla görevlendirilmiş ve düşmanın üzerine gönderilmişti. (Şahkulu
İsyanı hakkında geçmiş paylaşımlarda bilgi vardır.) Fakat Paşa'nın asi
grubu küçümseyerek az bir kuvvetle karşılarına çıkması hazin sonu da
beraberinde getirmiştir. Kütahya kuvvetleri ilk etapta asileri dağıtır
gibi gözükse de askerlerin yağmaya kalkışması sonucu fırsatı
değerlendiren asiler ani bir saldırı ile Paşa kuvvetlerini dağıtmıştır.
Paşa Şahkulu asisine esir düşmüş ve beraberinde Kütahya önlerine
getirilmiştir. Kale dışında kalan tüm şehir bu asi güruh tarafından
yağmalanmış ve yakılmıştır. Fakat Kütahya Kalesi son derece korunaklı
olduğu için asi grup ne yaptıysa kale düşmemiş ve direnmiştir. Buna
sinirlenen asiler kale önünde Karagöz Ahmet Paşa'yı şehit etmişlerdir.
(M.1511) Ne hazindir ki bilindiği kadarıyla Paşa'nın eşi bu esnada
kalededir. Paşa'nın idamı sonrası cesedi kazığa vurularak korku salmak
üzere teşhir edilmiştir. Fakat kale yine de düşmemiş fakat Kütahya
mahalleleri yakılıp yıkılmıştır.
Sonrasında da çok ocak söndüren
Şahkulu asisi en sonunda yenildiğinde ortaya çıkan tablo çok farklıdır.
Kendisinden büyük iki ağabeyi bulunan sert mizaçlı Şehzade Selim'in eli
bu Alevi isyanları ve zor bastırılmaları nedeniyle güçlenmiş, nitekim
sonunda zorla da olsa tahtı devralmıştır.
Paşa'nın Kütahya'da
yarım kalan imaretleri muhterem eşi tarafından tamamlanmıştır. Paşa'nın
cenazesi Ahırardı Mezarlığı'na defin edilmiş ve üzerine yine eşi
tarafından bir açık türbe yaptırılmıştır. Paşa'nın şehit edilmesinin
ardından makamı altı ay boş kalmıştır. Yerine devşirme Yunus Paşa namzet
olmuş, daha sonra Rumeli Beylerbeyliği'ne oradan da vezir-i azamlığa
yükselmiştir. Fakat sonunda O'nu da Yavuz Sultan Selim Mısır seferi
dönüşünde sızlanmaları neticesi idam ettirmiştir.
Paşa'nın
imaretlerinin pek çoğu malesef günümüze gelememiştir. Cami, medrese ve
mektep şeklinde yapılan yapı bloğundan sadece camii günümüze ulaşmıştır.
Şehir merkezinde çarşı içinde bulunan bu camii çeşitli dönemlerde
bakımlar geçirmiş olup halen hizmet vermektedir. Menzil Hanı'nın sadece
giriş kapısı ve kitabesi günümüze ulaşabilmiştir. Kendisini görmek nasip
olmayan bu hanın azametini Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. Ayrıca bir de
Paşa'nın kabrinin bulunduğu açık türbe günümüze ulaşabilmiştir.
Şimdi gelelim neden 'Mahzun Beylerbeyi' dediğimize. Paşa'nın kabri
Kütahya merkezindedir ve asıl konumuz işte bu kabirdir. Altı direk
üzerine oturtulmuş altıgen ve kubbeli bu yapı içerisinde Karagöz Ahmet
Paşa ve hanımının kabirlerini bulundurur. Bu alan eski adıyla Ahırardı
Mezarlığı olup oldukça eski biz mezarlıktır. Fakat ne hazindir ki bu
alan günümüzde dört bir yanı telle çevrilmiş olup Kütahya Belediyesi
tarafından depo olarak kullanılmaktadır. Mezarlığın alameti kaybolmuş
vaziyettedir. Sadece Paşa'nın türbesi ve 15/16. yy.'dan kalma bir genç
kız mezar taşı ayakta. Onlarda artık bu bakımsızlıkla ne kadar giderse!
1511 tarihli bu yapı 1961 ve 1980 yılında iki defa restore edilmesine
karşın bugün içler acısı durumdadır. Fotoğraflamak için yaptığım son
ziyaretimde Paşa'nın betondan yapılmış sanduka sarığını (belki başka bir
mezara da ait olabilir zira oldukça geride bulmuştum) sağdan soldan
toplayarak 2012 senesinde yerine yerleştirdim. Sıvalar atmış, zemin
toprak altında kalmaya başlamış ve en önemlisi artık bu alandan ayak
kesilmiş! Cumhuriyet devri restorasyonlarında geçtiğimiz gün aramızdan
ayrılan merhum Ahmet Yakupoğlu'nun himmetleri vardır.
Yukarıda da
bahsettiğimiz gibi yaklaşık dört asır beylerbeylik merkezi olan
Kütahya'da bu sıfatla medfun bilinen tek kişidir Karagöz Paşa. Paşa
kabri çokdur Kütahya'da fakat Anadolu beylerbeyi kabri örneği tekdir. Bu
yönden de farklı bir öneme sahiptir yani. Fakat sahip çıkmıyoruz yada
çıkamıyoruz ne yazık ki. En büyük nedeni bilmemek, onun sebebi de
okumamak. Belediye nezdinde 2012 senesinde bir girişimde bulunmuştum.
Akabinde eski başkan Mustafa İça'da Twitter üzerinde geçtiğimiz yıllarda
türbeye eğileceğini belirtmişti. Hiç biri olmadı ne yazık ki. Umarım
yakın zamanda kabrinin bakımı yapılır ve ziyaret olanağı sağlanır.
Sözlerimi Ziya GÖKALP'ten bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
"...
Diride olmazsa ölüye hürmet,
Şen'i kaybedip dağılır ümmet.
Diride olmazsa ölüye hürmet,
Şen'i kaybedip dağılır ümmet.
Ölüye yapmadık güzel kabristan,
Güzellikten mahrum kaldı bu vatan!
Güzellikten mahrum kaldı bu vatan!
Babanın kabrini saydın haile,
Bu yüzden bozuldu evde aile.
..."
Bu yüzden bozuldu evde aile.
..."
Saygılar...
21.01.2012 Cumartesi (Güncellenme Tarihi: 04.10.2016 Salı)
Not: 2017 senesi itibariyle türbe restorasyona alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder