Fâik Ali Bey |
Öncelikle bu yazıyı yazma amacımın farklı noktalara çekilmesi
ihtimaline karşı birkaç hususa dikkat çekmek istiyorum. Bu sayfada
Kütahya’nın bugününden bilinen ilk gününe değin tarihi ve kültürüne
yönelik paylaşmaya değer gördüğümüz, çoğu daha evvel detaylıca
bilinmeyen, ilk defa paylaşılan bilgileri halkımızla paylaşmak ve bu
kadim şehri birlikte tanıma çalışmaları yapmaktayız. Kütahya gerek
içinde bulunduğu coğrafyanın jeopolitik durumu, gerek bir idari merkez,
sonrasında ise bir sancak ve nihayetinde bir vilayet merkezi olarak
farklı etnik kimlikler ve kültürlere şüphesiz ev sahipliği yapmıştır. Bu
noktada eksiksiz bir Kütahya tarih ve kültürü bilgi birikimi ortaya
çıkarabilmemiz için mutlak surette azınlık tabir edilen diğer etnik
unsurları da göz ardı etmemek gereklidir. Fakat bunu bir sempatizanlık
veya ırkçılık çizgisinde değil, bilimsel manada tarafsız bir üslupla
yapmak dışında bir amaç güdülmemelidir. Bunun sonucu olarak ortaya çıkan
bilginin paylaşıldığı kesimin de buna bilgiyi okumadan, okuduğunu
yorumlamadan hemen milli hisler ardına saklanarak karşı tepki koymaması
gereklidir. Kaldı ki bu yazıyla amacımız ortaya bir hüküm koymak değil,
Kütahya’da bir dönem yaşananları bir yazı halinde çok derine de
inilmeden kabaca Fâik Ali Bey’in hayatı ekseninde sizlerle
paylaşmaktadır. Lütfen bu hususa dikkat ederek yazıyı okuyunuz!!!
Fâik Ali Ozansoy Kimdir?
Asıl adı Mehmed Faik olup Diyarbekirli Said Paşa’nın küçük oğlu ve Servet-i Fünûn devri edebiyatçılarından Süleyman Nazif’in kardeşidir. 10 Mart 1876’da Diyarbekir’de doğdu. İlk öğrenimine burada başladı ve askerî rüşdiyeyi bitirip bir yıl idâdîye devam ettikten sonra İstanbul’da Mekteb-i Mülkiyye’nin idâdî kısmına girdi. 1897’de Servet-i Fünûn mecmuası etrafında bir araya gelen şair ve yazarlarla sıkça görülmesi ve bazı şiirlerinin bu dergide yayımlanması üzerine göz altına alındı. Bu sebeple bir yıl kadar okula gidemedi. Ağabeyi Süleyman Nazif’in araya girmesiyle yeniden tahsiline devam etti ve ancak 1901’de Mekteb-i Mülkiyye’den mezun olabildi.
İlk memuriyeti Bursa maiyet memurluğu sonrası sırayla Sındırgı, Burhaniye, Pazarköy ve 2. Meşrutiyet sonrası Mudanya kaza kaymakamlıklarında bulunmuştur. İlk mutasarrıflığı Midilli’nin ardından Balkan Savaşı esnasında Kırşehir’e atanmış fakat gitmemiştir. Ardından Beyoğlu, Üsküdar ve Kütahya mutasarrıflıklarında bulunmuştur. Raşit Koç, “Fâik Ali Ozansoy’un Şiirlerinin Tematik Olarak İncelenmesi”,Turkish Studies) Bugün Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi gibi bilimsel bir üslupla hazırlandığı iddia edilen yayında dahi Fâik Ali Ozansoy maddesinde Kütahya mutasarrıflığı bölümünden bahsedilmez. (Bak. TDVİA,C.12,s.100) (Fâik Ali Bey Kütahya’da bulunduğu esnada 1915’te çıkartılan Tehcir Kanunu’nu uygulamaya karşı çıkmış, (Ermeni kaynaklarına göre yerelde birkaç güçlü ailenin desteğini de alarak) Ermeni halkı korumaya çalışmıştır. Hatta yerli Ermeni halkın yanında trenlerle Kütahya’ya getirilen İzmit bölgesi Ermenileri de kendisinden aynı muameleyi görmüştür. Bu bilgiler bugün Osmanlı Arşivinde bulunan evraktan ta anlaşılabilir haldedir. Diğer bazı yazılı kaynaklarda ise Talat Paşa ile Fâik Ali Bey’in telgraf başında işi tartışma boyutuna kadar vardırdıkları, Fâik Ali Bey’in istifa tehdidine karşı araya ağabeyi Süleyman Nazif’in girmesi sonucu Talat Paşa’nın “istifaya gerek yok, al Ermenileri de yerinde otur” dediği yazılıdır. Bu vesileyle Fâik Ali Bey’in mutasarrıflığı döneminde Kütahya’dan Ermeni gönderimi olmamıştır. Kendisinin ayrıca şehirde biriken bu Ermeniler için bir de okul yaptırdığı yazılıdır. Bazı Ermeni kaynaklarında yurt dışına çıkmak isteyenlere yardımcı olduğu, Ermeni halkın bir nevi sigorta misali Kızılay’a yaptıkları bağışları keserek yine Manisa yöresindeki yardıma muhtaç Ermenilere bu parayı ulaştırdığı yazılıdır. Şunu mutlak belirtmekte fayda var ki bu yaptıkları sebebiyle Fâik Ali Bey bugün Ermeniler nezdinde bir kahramandır. Hatta günümüzde yerinde Kütahya PTT binası olduğunu sandığım büyük Ermeni Kilisesi’ne Fâik Ali Bey adına bir şükran kitabesi de konulmuştur. Lakin bugün için ne kiliseden ne de kitabeden herhangi bir emare yoktur.
Fâik Ali Ozansoy Kimdir?
Asıl adı Mehmed Faik olup Diyarbekirli Said Paşa’nın küçük oğlu ve Servet-i Fünûn devri edebiyatçılarından Süleyman Nazif’in kardeşidir. 10 Mart 1876’da Diyarbekir’de doğdu. İlk öğrenimine burada başladı ve askerî rüşdiyeyi bitirip bir yıl idâdîye devam ettikten sonra İstanbul’da Mekteb-i Mülkiyye’nin idâdî kısmına girdi. 1897’de Servet-i Fünûn mecmuası etrafında bir araya gelen şair ve yazarlarla sıkça görülmesi ve bazı şiirlerinin bu dergide yayımlanması üzerine göz altına alındı. Bu sebeple bir yıl kadar okula gidemedi. Ağabeyi Süleyman Nazif’in araya girmesiyle yeniden tahsiline devam etti ve ancak 1901’de Mekteb-i Mülkiyye’den mezun olabildi.
İlk memuriyeti Bursa maiyet memurluğu sonrası sırayla Sındırgı, Burhaniye, Pazarköy ve 2. Meşrutiyet sonrası Mudanya kaza kaymakamlıklarında bulunmuştur. İlk mutasarrıflığı Midilli’nin ardından Balkan Savaşı esnasında Kırşehir’e atanmış fakat gitmemiştir. Ardından Beyoğlu, Üsküdar ve Kütahya mutasarrıflıklarında bulunmuştur. Raşit Koç, “Fâik Ali Ozansoy’un Şiirlerinin Tematik Olarak İncelenmesi”,Turkish Studies) Bugün Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi gibi bilimsel bir üslupla hazırlandığı iddia edilen yayında dahi Fâik Ali Ozansoy maddesinde Kütahya mutasarrıflığı bölümünden bahsedilmez. (Bak. TDVİA,C.12,s.100) (Fâik Ali Bey Kütahya’da bulunduğu esnada 1915’te çıkartılan Tehcir Kanunu’nu uygulamaya karşı çıkmış, (Ermeni kaynaklarına göre yerelde birkaç güçlü ailenin desteğini de alarak) Ermeni halkı korumaya çalışmıştır. Hatta yerli Ermeni halkın yanında trenlerle Kütahya’ya getirilen İzmit bölgesi Ermenileri de kendisinden aynı muameleyi görmüştür. Bu bilgiler bugün Osmanlı Arşivinde bulunan evraktan ta anlaşılabilir haldedir. Diğer bazı yazılı kaynaklarda ise Talat Paşa ile Fâik Ali Bey’in telgraf başında işi tartışma boyutuna kadar vardırdıkları, Fâik Ali Bey’in istifa tehdidine karşı araya ağabeyi Süleyman Nazif’in girmesi sonucu Talat Paşa’nın “istifaya gerek yok, al Ermenileri de yerinde otur” dediği yazılıdır. Bu vesileyle Fâik Ali Bey’in mutasarrıflığı döneminde Kütahya’dan Ermeni gönderimi olmamıştır. Kendisinin ayrıca şehirde biriken bu Ermeniler için bir de okul yaptırdığı yazılıdır. Bazı Ermeni kaynaklarında yurt dışına çıkmak isteyenlere yardımcı olduğu, Ermeni halkın bir nevi sigorta misali Kızılay’a yaptıkları bağışları keserek yine Manisa yöresindeki yardıma muhtaç Ermenilere bu parayı ulaştırdığı yazılıdır. Şunu mutlak belirtmekte fayda var ki bu yaptıkları sebebiyle Fâik Ali Bey bugün Ermeniler nezdinde bir kahramandır. Hatta günümüzde yerinde Kütahya PTT binası olduğunu sandığım büyük Ermeni Kilisesi’ne Fâik Ali Bey adına bir şükran kitabesi de konulmuştur. Lakin bugün için ne kiliseden ne de kitabeden herhangi bir emare yoktur.
Takvim-i Vekayi'de yayınlanan tehcir kanunu. |
Fâik Ali Bey, Kütahya’nın
ardından Gelibolu’ya atanmasını kabul etmeyerek İstanbul’a döndükten
sonra yaşamını öğretmenlik yaparak sürdürmüştür. Daha önceleri de
Servet-i Fünun ve ardından Fecr-i Âti akımlarının önde gelen
dergilerinde eserleri yayınlanan Fâik Âli Bey, soyadı kanunuyla
‘Ozansoy’ soyadını aldıktan sonra 1936 yılında oğlu Munis Faik Ozansoy
ile birlikte bir edebiyat dergisi çıkarmıştır. 1 Ekim 1950 günü
Ankara’da hayata gözlerini yuman Fâik Ali Ozansoy, vasiyeti üzerine
İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığında, dönemin şairlerinden Abdülhak Hamit
Tarhan’ın yanında toprağa verilmiştir. Fâik Ali Bey hakkında basında
oldukça yazı çıkmış olmasına rağmen bugün Kütahya faaliyetleri konusunda
bilimsel bir çalışma Türk bilim dünyası tarafından henüz yapılmamış
görülüyor. Fakat tam tersi olarak Ermeni dünyasında Faik Ali Bey yerel
ve uluslararası yayınlarda yerini almış görülüyor. Daha evvel Agos
gazetesinden birkaç gazetecinin Kütahya’ya gelerek Ermenileri ait izleri
sürdükleri ve bunları bir büyük makale halinde sanal ortamda
yayınladıkları da biliniyor. Bir diğer bilgi ise Ermeni araştırmacı
Arşak Alboyacıyan, 'Kütahya Ermenileri Anı Kitabı' adlı Ermenice bir
kitap yayınladığı bilgisidir. Sanırım bu kitap da dilimize çevrilmedi.
Çevrilmeli mi? Bence evet. Hem Kütahya’nın sosyal tahliline faydası
olabileceği gibi hem içinde bulunan iddiaların tahlili ve buna karşı tez
oluşturmak kısacası karşı tarafa göre hazırlanmak için gereklidir. Öte
yandan Fâik Ali Bey ile ilgili basında onlarca haber halen ulaşılabilir
haldedir. O haberlerde kendisi hakkındaki görüşler ve bazı detay
faaliyetleri hakkında Ermeni hatıralarına da yer verilmiştir. Lakin ben
burada alıntılarla konuyu uzatmak istemediğim gibi bu kısa girizgâhla
kendisini Kütahya halkına tanıtmayı amaçlıyorum.
Fotoğraf: Fâik Ali OZANSOY’un Beyoğlu Mutasarrıflığına atandığı döneme ait fotoğrafı (FFT Arşivi)
Fotoğraf: Fâik Ali OZANSOY’un Beyoğlu Mutasarrıflığına atandığı döneme ait fotoğrafı (FFT Arşivi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder