"Olıcak bir kişinin bahtı kavi, tali yar
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar"
Kehlesi dahi mahallinde anın işe yarar"
Günümüz Türkçesi ile ''Bir kişinin bahtı açık şansı iyi olursa, onun
biti bile işe yarar'' denilmektedir. Bu iğneli beyit Diyarbekir
Beylerbeyi ve 3. Vezir Rüstem Paşa için söylenmiştir. Kanuni'nin kızı
Mihrü-mah Sultan ile Paşa'nın evliliğini engellemek için ortaya atılan
"cüzzamlıdır" iddiasının ne derece doğru olduğunu anlamak için Paşa'ya
gönderilen kişilerin Paşa'da bit görmesi ve "cüzzamlıda bit bulunmaz"
kanısı sonucu iddia düşmüş ve her halde bir bitin bir kişiye
sağlayabileceği gelmiş geçmiş en büyük fayda sağlanmış olmuştur. Paşa,
Sultan'a damat olup ve hızla yükselerek sadrazam olmuştur. Akabinde de
imparatorluğun gelmiş geçmiş en zengin kişisi. Acaba nasıl? (!) Neyse
işin o kısmı şimdilik konumuz dışında.
Fakat biz Kütahya
açısından bakacak olursak biraz daha geriye gitmemiz gerekecek.
Diyarbekir Beylerbeyliği öncesi Paşa kısa bir dönem de olsa Kütahya'da
Anadolu Beylerbeyliği görevini yapmış ve akabinde Kütahyamıza bazı
eserler bırakmıştır. Bu eserler hemen hemen hepimizin bildiği Balıklı
Hamamı ile yakın bir zaman önce restore edilerek ayağa kaldırılan Rüstem
Paşa Medresesi'dir.
Bu eserlerden Balıklı Hamamı 1549 yılında
yaptırılmıştır. Aslında bu tarih Paşa'nın Mihrü-mah Sultan ile
evliliğinin 10. yılına tekabül eder. Ayrıca bu dönemde Paşa'nın
Sadrazamlık makamında olması gerektir. Buradan yola çıkmakla eserin
Paşa'nın gıyabında tamamlandığı söylenebilir. Erkekler ve kadınlar olmak
üzere iki kısımdan oluşan ve halen kullanımda olan hamamın kitabesi
şöyledir:
“Hazreti paşayı Rüstem nam içün
Sahibülihsan vel inam içün
Kudreti halikle ta Balıklıda
İki hamam oldu bir akarsuda
Dedi tarih ona bir hazır cevab
Pâk eder yur arıdır napâkı ab
h.956 (1549 m.)”
Sahibülihsan vel inam içün
Kudreti halikle ta Balıklıda
İki hamam oldu bir akarsuda
Dedi tarih ona bir hazır cevab
Pâk eder yur arıdır napâkı ab
h.956 (1549 m.)”
Medreseye gelince, orada da aynı durum söz konusudur. 1550 yapım
tarihli medrese de Paşa'nın gıyabında yapılsa gerektir ki Paşa bu
tarihte sadaret makamındadır. Fakat Anadolu Beylerbeyliği makamında
farklı bir Paşa oturmasına karşın Kütahya Sancak Valiliği'nde Şehzade
Beyazıd o dönem Kütahya'dadır. Hürrem Sultan'ın oğullarının sancaklarına
gidip onları sık sık ziyaret ettiği bilinmekle birlikte, bu ziyaretler
sırasında Paşa'nın ve hanımının refekati ihtimali olmakla birlikte bu
eserler bu olayların hatıraları da olabilirler. Fakat şu an için bu
yorumumuz sadece bir iddiadır. Medrese 1930'lu yıllarda harabe olduğu
gerekçesiyle yıktırılarak yeri otopark yapılmıştır. Fakat taç kapısının
günümüze dek korunması ve kitabesinin de önceleri müzeden İsmail Hakkı
Uzunçarşılı merhum tarafından bulunması sonucu yakın zamanda aslına
uygun restore edilerek bir kültür merkezi haline getirilmiştir.
Kitabe:
"Osmanlı Devletinde Süleyman Han zamanında
Ulu medrese o yapının uhdesi ortaya çıkdığında
Hayırla tamamlandı.
Ey Asaf-ı Rüstem Allah adına makbul olsun
Allah rızası uğruna ve Allah için bir bina yapıldı
Onun için tarih olarak 'fel medrese'til ulya' " (1550 m.)
Ulu medrese o yapının uhdesi ortaya çıkdığında
Hayırla tamamlandı.
Ey Asaf-ı Rüstem Allah adına makbul olsun
Allah rızası uğruna ve Allah için bir bina yapıldı
Onun için tarih olarak 'fel medrese'til ulya' " (1550 m.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder