12 Eylül 2017 Salı

Kütahya Eski Mütesellimlerinden Hacı Molla'nın İdamı

Kütahya Kalesinde Yer Alan Hoşafcı Bedeni - © 2017
1809 ve 1814'te toplamda iki defa Kütahya mütesellimliği yapan Hacı Molla sanıyla meşhur Hacı Abdurrahman Efendi, halka zulmettiği ve zimmetine para geçirdiği tespitiyle önce hapsedilip sonra affedilmiş fakat tekrar azıtıp Kütahya müftüsü Mehmed Efendi'yi çiftliğinde öldürtüp, mütesellim Hasan Ağa'yı da ortadan kaldırmak istemişse de başarısız olunca katline ferman verilerek 203 sene evvel Hoşafçı Bedeninde boğularak öldürülmüştür. Şimdi gençler bu bedenin tarihi duvarlarına sprey boya ile aşklarını (!) yazıyorlar.

İlgili olay hakkında resmi vakanüvis tarihinden Hacı Molla ve idam fermanının yollanmasını anlatan bölümü sizlerle paylaşacağım. Metin biraz ağır olmakla genel olarak Hacı Molla'nın cürümlerinden ve ahalinin kendisinden bıktığından, halkın bu kişinin tedibi için hemfikir oluşundan ve sonunda padişahın idam fermanını Anadolu valisine yolladığından bahsetmektedir. Vakanüvis Şanizade Ataullah Efendi'dir. Eser ise Şanizade Tarihi

İşte metin:

"Sudûr-i fermân-ı kazâ-mazâ berây-ı i‘dâm-ı Mütesellim-i Kütahya Hacı Molla
Kütahya Mütesellimi Hacı Molla'nın fukarâdan ahz eylediği mebâliğin hisâbları ru’yet olundukda, istirdâdı iktizâ eden yüz otuz bin bu kadar guruş merkumdan tahsîl olunmak bâbında mukaddemce bir kıt‘a emr-i ‘âlî ısdâr ve mübâşir ta‘yîn olunan Çavuş ile merkum Hacı Molla mahbûsen mahalline tesyâr olunmuş idi. Kütahya'ya vüsûlünde deyni olan sâlifü'z-zikr meblağdan yüz on dokuz bin bu kadar guruşu nakden ve havâleten tahsîl ve kusûr on bir bin guruşu dahi kavî küfelâya rabt olunmuş olduğu, Anadolu Vâlîsi tarafından Der-sa‘âdet'e inhâ olunup, merkum Hacı Molla meblağ-ı bâkî-i merkumu vermemek dâ‘iyesiyle fesâddan hâlî olmayarak, eğer bu vartadan halâs olur ise zulm-ü te‘addîsi müzdâd ve ehâlî-vü fukarâ perîşân-ü berbâd olacağı nümâyân olduğundan başka, merkum mine'l-kadîm katl-i nüfûs ile me’lûf olarak niçe hânedânları perîşân etmiş ve kazâ’-i mezbur müftîsi olan Hâce Mehmed Efendi'yi çiftlikde leylen katl eylemiş olduğundan ve hânedân-ı beldeden Kapucu-başı Hasan Ağa'nın helâkine ikdâm eylediğinden ve bunların emsâli etmediği fezâhat kalmadığından, nefyi bâbında ve tertîb-i cezâsı zımnında mukaddem ve mu’ahhar hakkında evâmir-i ‘aliyye sudûr etmiş ve bir takrîb firâr ile ba‘zı tarafa bâtınî mu[ta]vassıtlar tesbîl ve sâbıka fetvây-ı nâ-hakla ‘afv ü ıtlâkını tahsîl eylemiş olduğunu ve eğer bundan sonra necât bulur ise firâra kudreti olmayan bî-kes-ü ihtiyâr kimseler yed-i zulmünde kalacakları bedîdâr olduğundan, vâcibü'l-izâle idüğünü bi'l-cümle ehâlî huzûr-i şer‘de takrîr eyledikleri, Kütahya kadısının bir kıt‘a i‘lâmında tahrîr-u inbâ olunup, husûs-i mezbûr ‘atebe-i ‘ulyây-ı hazret-i Tâc-dârî'ye lede'l-‘arz, merkum Hacı Molla'nın vâcibü'l-izâle olduğuna ve halâs olur ise yine tek durmayup ifsâda sa‘y edeceğine bir memleket ehâlîsi şehâdetlenmiş olmalarıyla, merkumun tertîb-i cezâsı mazmûnunda mehâbet-rîz-i sudûr olan hatt-ı şerîf-i Şâhâne mûcebince i'dâmiyçün Anadolu Vâlîsi'ne hıtâben fermân- ı ‘âlî ısdâr-u tesyâr kılındı. (Şânî-zâde Tarihi, s.694-695)"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder