12 Eylül 2017 Salı

Bir Mahzun Beylerbeyi: Karagöz Ahmed Paşa

Karagöz Ahmed Paşa Türbesi
Kütahya Osmanlı döneminde yaklaşık dört asır Anadolu Eyalati'nin başkentliğini yapmış bir şehirdir. Hemşehrimiz Evliya Çelebi meşhur seyahatnamesinin 9. cildinde Kütahya'yı "Kütahya Anadolu Eyaleti'nin tahtıdır, vezarettir. Mısır, Bağdat ve Budin vezirlerinden başka bütün vezirlerden üstündür", diye anlatmıştır. Nitekim Kütahya'da Anadolu Beylerbeyliği / Valiliği yapan nice paşalar sonunda vezir-i azamlığa yükselmişlerdir. Yönetimde ve orduda önemli bir yere sahiptir şehrimiz.
Anadolu Beylerbeyliği kurulduğu 14. yüzyıl sonundan itibaren ortalama 100/120 yıl gibi süreyle mirimiran payeli, rumeli beylerbeyi payeli ve vezir payeli idarecilerce yönetilirken akabinde vezir (en yüksek mülki rütbe) rütbeli yöneticilirle yönetilmiştir.

Sultan II. Beyazıd döneminin sonlarına doğru Anadolu Beylerbeyliği vazifesi Karagöz Ahmet Paşa'dadır. 1505 veya 1506 tarihinde devraldığı vazifeyi layıkıyla yapmaya çalışan Paşa, 1511 yılında patlak veren Şahkulu isyanını bastırmakla görevlendirilmiş ve düşmanın üzerine gönderilmişti. (Şahkulu İsyanı hakkında geçmiş paylaşımlarda bilgi vardır.) Fakat Paşa'nın asi grubu küçümseyerek az bir kuvvetle karşılarına çıkması hazin sonu da beraberinde getirmiştir. Kütahya kuvvetleri ilk etapta asileri dağıtır gibi gözükse de askerlerin yağmaya kalkışması sonucu fırsatı değerlendiren asiler ani bir saldırı ile Paşa kuvvetlerini dağıtmıştır. Paşa Şahkulu asisine esir düşmüş ve beraberinde Kütahya önlerine getirilmiştir. Kale dışında kalan tüm şehir bu asi güruh tarafından yağmalanmış ve yakılmıştır. Fakat Kütahya Kalesi son derece korunaklı olduğu için asi grup ne yaptıysa kale düşmemiş ve direnmiştir. Buna sinirlenen asiler kale önünde Karagöz Ahmet Paşa'yı şehit etmişlerdir. (M.1511) Ne hazindir ki bilindiği kadarıyla Paşa'nın eşi bu esnada kalededir. Paşa'nın idamı sonrası cesedi kazığa vurularak korku salmak üzere teşhir edilmiştir. Fakat kale yine de düşmemiş fakat Kütahya mahalleleri yakılıp yıkılmıştır.

Sonrasında da çok ocak söndüren Şahkulu asisi en sonunda yenildiğinde ortaya çıkan tablo çok farklıdır. Kendisinden büyük iki ağabeyi bulunan sert mizaçlı Şehzade Selim'in eli bu Alevi isyanları ve zor bastırılmaları nedeniyle güçlenmiş, nitekim sonunda zorla da olsa tahtı devralmıştır.
Paşa'nın Kütahya'da yarım kalan imaretleri muhterem eşi tarafından tamamlanmıştır. Paşa'nın cenazesi Ahırardı Mezarlığı'na defin edilmiş ve üzerine yine eşi tarafından bir açık türbe yaptırılmıştır. Paşa'nın şehit edilmesinin ardından makamı altı ay boş kalmıştır. Yerine devşirme Yunus Paşa namzet olmuş, daha sonra Rumeli Beylerbeyliği'ne oradan da vezir-i azamlığa yükselmiştir. Fakat sonunda O'nu da Yavuz Sultan Selim Mısır seferi dönüşünde sızlanmaları neticesi idam ettirmiştir.

Paşa'nın imaretlerinin pek çoğu malesef günümüze gelememiştir. Cami, medrese ve mektep şeklinde yapılan yapı bloğundan sadece camii günümüze ulaşmıştır. Şehir merkezinde çarşı içinde bulunan bu camii çeşitli dönemlerde bakımlar geçirmiş olup halen hizmet vermektedir. Menzil Hanı'nın sadece giriş kapısı ve kitabesi günümüze ulaşabilmiştir. Kendisini görmek nasip olmayan bu hanın azametini Evliya Çelebi'den öğreniyoruz. Ayrıca bir de Paşa'nın kabrinin bulunduğu açık türbe günümüze ulaşabilmiştir.

Şimdi gelelim neden 'Mahzun Beylerbeyi' dediğimize. Paşa'nın kabri Kütahya merkezindedir ve asıl konumuz işte bu kabirdir. Altı direk üzerine oturtulmuş altıgen ve kubbeli bu yapı içerisinde Karagöz Ahmet Paşa ve hanımının kabirlerini bulundurur. Bu alan eski adıyla Ahırardı Mezarlığı olup oldukça eski biz mezarlıktır. Fakat ne hazindir ki bu alan günümüzde dört bir yanı telle çevrilmiş olup Kütahya Belediyesi tarafından depo olarak kullanılmaktadır. Mezarlığın alameti kaybolmuş vaziyettedir. Sadece Paşa'nın türbesi ve 15/16. yy.'dan kalma bir genç kız mezar taşı ayakta. Onlarda artık bu bakımsızlıkla ne kadar giderse! 1511 tarihli bu yapı 1961 ve 1980 yılında iki defa restore edilmesine karşın bugün içler acısı durumdadır. Fotoğraflamak için yaptığım son ziyaretimde Paşa'nın betondan yapılmış sanduka sarığını (belki başka bir mezara da ait olabilir zira oldukça geride bulmuştum) sağdan soldan toplayarak 2012 senesinde yerine yerleştirdim. Sıvalar atmış, zemin toprak altında kalmaya başlamış ve en önemlisi artık bu alandan ayak kesilmiş! Cumhuriyet devri restorasyonlarında geçtiğimiz gün aramızdan ayrılan merhum Ahmet Yakupoğlu'nun himmetleri vardır.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi yaklaşık dört asır beylerbeylik merkezi olan Kütahya'da bu sıfatla medfun bilinen tek kişidir Karagöz Paşa. Paşa kabri çokdur Kütahya'da fakat Anadolu beylerbeyi kabri örneği tekdir. Bu yönden de farklı bir öneme sahiptir yani. Fakat sahip çıkmıyoruz yada çıkamıyoruz ne yazık ki. En büyük nedeni bilmemek, onun sebebi de okumamak. Belediye nezdinde 2012 senesinde bir girişimde bulunmuştum. Akabinde eski başkan Mustafa İça'da Twitter üzerinde geçtiğimiz yıllarda türbeye eğileceğini belirtmişti. Hiç biri olmadı ne yazık ki. Umarım yakın zamanda kabrinin bakımı yapılır ve ziyaret olanağı sağlanır.

Sözlerimi Ziya GÖKALP'ten bir alıntı ile bitirmek istiyorum.
"...
Diride olmazsa ölüye hürmet,
Şen'i kaybedip dağılır ümmet.
Ölüye yapmadık güzel kabristan,
Güzellikten mahrum kaldı bu vatan!
Babanın kabrini saydın haile,
Bu yüzden bozuldu evde aile.
..."

Saygılar...
21.01.2012 Cumartesi (Güncellenme Tarihi: 04.10.2016 Salı)

Not: 2017 senesi itibariyle türbe restorasyona alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder